Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | yüksek sandalye | high chair n. | ||
The umpire sits in a high chair at the side of the court. Hakem sahanın kenarındaki yüksek sandalyede oturuyor. More Sentences |
||||
General | yüksek sandalye | highchair n. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | yüksek koltuklu ve alçak arkalıklı bir tür kolçaksız sandalye | farthingale chair n. |
Furniture | ||
Furniture | oturma kısmı en yüksek noktası önde olan merkezdeki çıkıntılı bölümden her iki tarafa doğru alçalan sandalye | saddle seat n. |
Furniture | kolsuz ve yüksek düz sırtlı alçak bir sandalye tipi | prie-dieu n. |